ADALET HEMEN ŞİMDİ...
Canım ülkemde neyin ne zaman ne olacağı hiç belli olmaz, çocukluğumdan beri bu böyle. Her an her şey olabilir. Bazıları gibi sonradan değil, hakemlikten önce yazmaya başladık. 40 yıldır bu camianın, her camianın içindeyim. İzmir ile Ege başta başlamak üzere, Diyarbakır'da dahil özellikle hakem camiasının ciğerini, akını karasını iyi bilirim. Doğru görünenin yanlış olduğunu, yanlış sanılanın doğru olduğunu da bizzat yaşadım.
Şahsımda hayal kırıklığı yaratanlar, fos çıkanlar da oldu, gönlümün sırça köşkünde yer edinenler de. Hala kıpırdamadan öylece duranlar da. Haşa peygamber, evliya değilim, herkesi mimleyen de değilim. Yalnız şu bir gerçek. Her duyduğun, hissettiğin öyle paldır küldür yazılmaz ki. Her şey de yazılmaz ki. Şahsi fikir olunca mesela. Herkes sevilmez, sayılmaz ki. Naçizane bu satırların yazanı kardeşiniz, o kadar TFF ve MHK başkanı, yönetim kurulu üyesi gördü ki, yaşadı da bizzat. Ne olursa olsun başarılar dilerim. Kaybettiklerimize rahmet olsun. Kolay değil herkesi memnun etmek. Hele ki bu kadar paranın döndüğü, fanatikliğin yaşandığı bir ortamda. Zor işler bunlar, gözler önünde. Hele ki bu çağda, elini kaldırsan. Beğenini, beğenmeyeni çoktur. Zaten herkes herkesi beğenmek zorunda değil. Ama, ancak, emme velakin tek bir şey 'Adalet'te buluşmak zorundayız. Başka yolumuz yok. Şimdi lig başlayacak. Yine aynı kara muhabbet. 'Bizi şampiyon yapmayacaklar, onları yapacaklar'. Bıktım usandım. Hak arama olarak da lanse ediliyor, bir de. Ama kendine adalet, nalıncı keseri gibi. 'Hep bana, hep bana' bu kadar da olmaz ki. Takımı 3-0 kazanıyor mesela, bir penaltı şöyle böyle, biri faulle, diğeri de 'ofsaytımsı'. Imsı filan değil, net ofsayt. Kazandılar ya gıkları çıkmaz. Koca maç boyunca bir adet taç pozisyonu, o da tabii ki de kendi aleyhlerine. Yerden havadan topun tamamının çıkması gerek oysa. Yaygara tonla. Taraftar da her dediğinize inanır nasıl olsa. Ama böyle olmaz ki, el insaf edep yahu. Rahmetli Metin Oktay'ın bir sözü vardır, 'Sen iyi ol ki hakemi de yenersin çamuru da bahane aramayın'. Ne kadar doğru, salladığın hakemden medet um, bekle. Geçiniz, gelecek haftalara bakmayınız, anı yaşayınız, adam gibi oynayınız. Bu satırların yazarı 20 yılla yakın TFF'de hakemlik yaptı. O kadar imkânım olduğum halde. Bugüne dek araya ne birini araya soktum ne de arattırdım. 'Başarılı maç yönetti' diye faks da çektirmedim. Çanta taşımadım, palto tutmadım, şişe mantar patlattırmadım, bardaklarına su ile buz eklemedim. Dümdüz biriydim, hala öyleyim. Pişman mıyım asla. Daha yüksek mevkilere gelir miydim? Ne bileyim nasip kısmet bir yerde bu işler. Alnının teriyle gelenler kendilerini bilir, aman ha. Üstlerine alınmazlar zaten. Bir şeyler olmaması mümkün değil, o kadar insan var. Kardeşler bile aynı değil. Karakter kişilik çok farklı, her birimizde. Kavun değil ki koklayıp bilesin. Bakışlardan tavırdan, bile anlaşılır ne yapmak istediği. Hele ki topu aldı, o mukaddes sahaya yaklaşmaya başladı ya. İşte o zaman bak yüzüne her şey apaçık ortada. Kimse sütten çıkmış ak kaşık değil ki. Emin olmadan, ispatın olmadan da yazamazsın ki. Bana yakışmaz. 2015'de hakemleri odaya hapis olayı yaşandı. Dernek sus pus. Çok sinirlendim, üzüldüm. Boşaymış, koskoca anlı şanlı, ilk üyelerinden olduğum TFFHGD'den tık çıkmamışken. Bana da ne oluyor, üzülüyorum. Bir de 8 Mart vakası yaşandı canım memleketimde. Zamana bırakmak gerekti, bu yazım da öyle. Zaman her şeyin ilacı. TFF başkanı değişti, TFFHGD başkanı da hatta amblemi de. Değişiklik iyidir genelde. Tarih 28 Ekim 2015, hakemler Çağatay Şahan, Adil Sinem, Cevdet Kömürcüoğlu, Kutluhan Bilgiç, Emre Altun ve Bahattin Şimşek, dört buçuk saat odadan çıkamadı, çıkarılmadılar. Unutmadım ne bileyim pişmandır belki de İbrahim Hacıosmanoğlu başkan. Herkes hata yapar. Göreve gelir gelmez. Kurulların istifasını istedi, onlar da değişti. 2021'de MHK başkanı olan istifa eden, Ferhat Gündoğdu hocam kardeşim tekrar başa geçti. Yıllardır tanır bilirim. Boş adam değil, donanımlıdır. Ekipçe öyleler, biri hariç. Adını yazmayayım, reklamı olmasın. Bizim buralardan. Kurulda görev yapacak hakem eğitimcisi Sabahattin Şahin hocama, Mustafa Kâmil Abitoğlu kardeşime, ekibe, her üç başkanıma başarılar kolaylıklar diliyorum. Yeni yeni yeniden, diyelim. Allah yar ve yardımcıları olsun, Allah utandırmasın. Maziye takılıp kalırsak ohoo... Bu arada güzel derneğimin yeni amblemi bir tuhaf olmuş, beğenmedim. Değişim değil yani. Eskisi de pek güzel değildi aslında. Güçlü dernek imajını vermekten uzak. İllaki çöpten, adam figürü. Gerilmiş topa vurmaya hazırlanan futbolcu figürü. Ne alaka, hakem top mu oynuyor ? Düdüğün üstündeydi, çöpten adamın önündeki top düdüğün içine girmiş. Garip bir ironik mesaj sanki. Top saklanmış, düdüğün içinde. Bırakın ortada dolaşsın top. Ne de olsa yuvarlak. Düdük zırhı, saklanacağı yer değil topun. Düdüğe emanet. Atatürk vinyeti güzel gitmiş, şık olmuş teşekkürler. Ay-Yıldızlı bayrağımız da olmalı. Kırmızı - beyaz ya. Renkli figür koymazlar. Takımlara atıfta bulunulmasın diye. Hakem bayrakları da sarı ile kırmızı, renkli ya. Dikkat çeksin diye. Peki niye illa siyah, beyaz, mor, eflatun renkler. Bu dört rengi kullanan takımlar da mevcut. Takıma göre, renk vermemezlik olmaz. Sahada oyunculardan, farklı renk giyilir tamam da. Bu arma, apolet, asalet, sancak. Hakem figürü konmalı, Milli, Ulusal Ay-Yıldızımız, hakem bayrakları da. Yapamadık, olmadı. Yeni başkan İlhan Erdem'den de rica edeyim. Şu sıfattaki ilk F, Faal ibaresi kalkmalı. Benim gibilerde söz sahibi olmalı. Ve de hakemlerimize sahip çıkın, yalnız bırakmayın ki farkınız olsun. Gördük işte, yeni başkan gelince birkaç isim anında hakemlikten istifa etti, bıraktı. Gözlemcilikten de. Onlar da artık faal değiller, ahde vefaya ihtiyaçları var. Yoksa unutulup giderler. 'Gelen gideni aratır', 'Nasıl gelirsen öyle gidersin', 'Her karanlık gecenin aydınlık bir sabahı mutlaka vardır' derler. Tamamen doğru, az buçuk doğru, yanlış veya hatalı mı zaman gösterir. Kişisine de bağlı. Ama şu bir gerçek, hele ki sporda, futbolda, hakemlikte öne çıkar daha çok, 'Her şeyin bir bedeli var, son pişmanlık nereye kadar'. Bazen de tam buraya kadar. Hepimiz insanız, hata yaparız, yeter ki ders alalım. Üstte gördüğünüz fotoğraf çok önceden, maziden değil, 1 ay önce düğünde çekildi. Biliyordum, hissediyordum. Demek neymiş, camialar büyük aile, koskocaman olabilir ama. Aslında dünya çok küçük. Yeter ki birbirimize bakacak yüzümüz olsun, gerisi de teferruat, sönmesin sol memenin altındaki cevahir. Bizler, ben merkez değiliz, herkes böyle bile...
0 Yorum